Okumadan Geçmeyin

Uzayın ve Dünyanın Gizemleri - 1

PROFESÖR ROBOT VE ROBOT GEZEGENİ

Loading

            Merhaba! Ben bir robotum dünyalı. Ne oluyor?  Ne bakıyorsun öyle. Ben insanlar gibi düşünüp canımın istediğini yapıyor muyum? Ne var yani yapıyorsam? Sen hiç, sadece insanların istediği şeyleri yapan robot gördün mü? Evet mi? Rüyanda mı peki? Dünyadaki robotlar sizden şikâyet etmiyor mu? Yok artık! Ağızlarının olmadığı nereden çıktı? Neyse rehber olarak sizi robot gezegeninde dolaştıracağım. Yani bana verilen görev bu. O yüzden lafı uzatmayayım. İlk olarak tanışalım. Gördüğünüz gibi ben robotum. Adım tam olarak yok. Yani yeni üretildim. Siz benim adıma robot diyebilirsiniz.

           Sadece 1 yaşındayım ve harika bir bilim adamıyım. Bu nasıl mı oldu? Peki anlatayım. Üretildikten sonra sınavları geçemedim. Çünkü benim işlemcilerim o kadar da iyi değil. Bilim için uygun değilim. O yüzden normal bir robottum. Ev olarak yıkık bir kaleyi seçtim. Param olunca daha güzel bir eve yerleşmek isterdim doğrusu ama yıkık kalenin içindeki o devasa taht odasından bir türlü vazgeçemedim.

           Tek sıkıntım hayvanlardı çünkü robotlar hayvanları hiç sevmez. Onları kafeslerde aç ve susuz bırakırlar. Beni sevmeyen bir kedi ki kendisi 3 yaşında ve simsiyah. O sürekli beni rahatsız ediyordu. Her gün “miyav” sesleriyle uyanıyordum. Ben de bir gün bir tuzak kurdum. Onu yakalayıp bir kafese koydum. Ama onu böyle bırakmaya kıyamadım. İster evcil hayvan olarak alırım, gönlüm razı olmazsa da onu tekrar ormana salarım. Allah Allah! Robotların gönlü yokmuş. Bu bilim adamları nasıl bu kadar garip olabiliyor. Size söylüyorum. Yazın ortasındayız beni delirtmeyin. Dilimde tüy bitti boğazım kurudu size laf anlatacağım diye. Ne yani sizin ülkede robotlar delirmiyor mu? Dilleri yok mu? Su içmeden nasıl yaşıyorlar?

               Neyse neyse işte ben kediye nezaket kurallarını öğrettim. Kediler konuşamaz, kural öğrenemez diye konuşuyorsunuz ama dünyada evcil hayvanlarınıza nasıl terbiye verdiğinizi bilmiyoruz sanmayın. Ancak yavru çok tatlıydı. Ben de onu bırakamadım işte. Hep birlikte robot şehrine gittik. Ardından robot şehrinde insanlara daha doğrusu insan şekilli robotlara onu gösterdik. En sonunda bir anlaşma yapıldı. Nihayet hayvanlar ve robotlar dost oldu.  Ben de yenilendim ve bir profesör oldum. Testleri geçemeyip profesör olan ilk robot, 1 yaşında profesör olan ilk robot ünvanları benim elimde. İşte benim hikayem bu. Ben ve arkadaşım kara kediyle (ben ona Kömür ismini verdim) yepisyeni robotlar ve kedi botlar yapıyoruz. Siz de robotlarınızı özgür bırakın, kalplerini kırmayın. Şimdi geziye başlayabiliriz…

Yorumlar

Yorum Gönder