Salih DOYGUN
Salih Doygun
tarih:
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
😬😬😬😬
1835 yılında bir Amerikalı astronom o güne kadar yapılan en gelişmiş teleskopla Ümit Burnu'nda araştırmalar yaparken bir yandan Ay ile ilgili yazısını hazırlıyordu. Ancak yayın kurulu bu haberin kimsenin umrunda olmayacağını biliyorlardı. Bu yüzden profesörün masum haberini sadece birazcık abartarak gazetelerine bastılar.
Habere göre astronomi profesörü; Ay yüzünde acayip binalar, piramitler, altından mabetler, denizler ve ormanlık araziler bulunuyordu. Ay'da mavi renkli tek boynuzlu atlar, hem karada hem suda yaşayan amfibik yaratıklar, kunduza benzer ucubeler ve en ilginci de vespertilio-homo adı verilen yarasa adamlar yani bugünkü Batman'ı görmüştü.
İlk günden gazete satış rekoru kırdı. Sonraki günlerde kazanç için yazıları yayınlamaya devam etti. Sıradan vatandaşların, saygın bir bilim adamının ağzından yazdığı makaleye inanması pek yadırganacak bir şey değildi. Bir süre sonra bilim adamları daha çok bilgi verilmesi için zorladılar. Gazete yayın kurulu gerçekte böyle bir şey olmadığı için bir şey yapamadılar ve 'profesör yanlışlıkla Güneş'e baktı o yüzden teleskobu bozuldu' diye bir yalan uydurup bu işe bir son verdiler.
😬😬😬😬
Yıllar yıllar önceydi... Hint ülkesinin padişahlarından bir padişah can sıkıntısından kıvranıyordu.
-Bana daha önce kimsenin duyup işitmediği bir oyun bulun! diye emir verdi. Başvezir Sissa:
-Ben dün gece bir oyun keşfettim adı satranç dedi. Üzgünüm ki altında 'made in China' yazmayan ama yine de iş görür bir tahta ve küçük askerlerle satranç ilk kez oynandı. Oynamaya başladılar. Şah sıkıntısını unuttu. Ama vezir her seferinde yeniliyordu. En sonunda Şah, vezirden kendisinden dilediği şeyi istemesini söyledi.
-Bu satranç tahtasının; birinci karesine 1 buğday, ikincisine 2, üçüncüsüne 4, dördüncüsüne 8... Bu şekilde son kareye kadar gitsin. Ne kadar buğday tanesi çıkarsa ben o kadar buğday alırım, dedi vezir.
Hesap yapılınca Şah hayretler içinde kaldı. 18.446.744.073.709.551.615 buğday tanesi gerekiyordu. Bu 1 trilyon ton buğday yani bugünkü rakamlarla Hindistan'ın 1500 yıllık buğday üretimi kadardı.
😬😬😬😬
Yüzlerce yıl önce Bağ Ülkesi ile Dağ Ülkesi adında iki komşu ülke varmış. Bağ Ükesi'nin padişahı halkına yardım eder, beraber ülkelerini daha da güzelleştirirlermiş. Dağ Ülkesi'nin padişahı halkını sevmez, diğer ülkelere diş bilermiş. Bu aynı bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ sözünü açıklıyormuş.
Gözünü hırs bürümüş padişah, Bağ Ülkesi'nin padişahına tehdit eden bir mektup yazmış. Bağ Ülkesi'nin padişahı ise 'sen benim bıyıklarımı bile kesemezsin' diye bir cevap yazmış. Bağ Ükesi'nin padişahı bir yandan kimyacı ve demirciler ile konuşurken, bir yandan da berbere gitmeyi kesip bıyıklarının uzamasını sağlıyormuş. Dağ Ülkesi'nin padişahı, Bağ Ülkesi'nin padişahının beklediği gibi 'hemen oraya gelip bıyıklarını baltayla keseceğim' diye bir mektup daha yazmış.
Bu arada Bağ Ülkesi'nin padişahı sıkıntı içindeymiş. Bıyıkları her yana takılıyor, rüzgarda uçuyormuş. Çareyi kilometrelerce uzunluktaki bıyıklarını düğüm yapmakta bulmuş. Ama bu sefer de koca düğümleri öyle ağır gelmiş ki dudaklarını bir türlü oynatamaz hale gelmiş.
Bu sırada dağdan gelip bağdakini kovmaya çalışan Dağ Ülkesi'nin padişahı saraya gelmiş. Ancak ne kılıç ne balta padişahın bıyıklarını kesmiş. Çünkü çelikten upuzun telleri bıyıklarının içine taktırıp bıyıklarının oradan ayrılmaması için kılları tellere iyice yapıştırmış.
😬😬😬😬
Hepsi ilk kez duyduğum hikayeler. Gerçekten tuhafmış.
YanıtlaSil❤🖤🧡💛😀😍🥰😘😴🤣
YanıtlaSil😍🤣😘🤩🧡🤍❤💛💜🍧🍨🍭🍬🍫🧁🍰
YanıtlaSilIlginç hikayeler🤗🤗
YanıtlaSil