Okumadan Geçmeyin

Uzayın ve Dünyanın Gizemleri - 1

TUHAF HİKAYELER-2

Loading

  


  Bu yazıyı Ekmek Arası Tarih-2 kitabındaki hikayelerden en ilgimi çeken ve aklımda kalanlardan derleyerek hazırladım. Bu güzel kitap için yazarı Emine Aydın Öze'ye çok teşekkür ederim. Kitabı mutlaka okumanızı tavsiye ederim.

😊😊😊😊

    Sultan Mahmud devrinde Tıkandı Baba adında bir ihtiyar yaşardı. Üsküdar'da paraya ihtiyacı olduğunda yatak yorgan dikerdi. Onun dışında sadece yatar, evde yiyecek bir kırıntı kalmayana kadar yerinden kalkmazdı. Kalktığında ise bir kuruş kazanamazdı. 

    Tıkandı Baba'nın adı çok eskilere dayanırdı. İstanbul'un en nasipsiz adamıydı. Babası onu çeşmeye gönderse tam çeşmenin önündeki sıra ona geldiğinde bir kurbağa zıplar çeşmenin ucunu kapatırdı. Meyve toplamaya gitse onun topladığı şeyler çürük çıkardı. Bir işe kaydolsa kaydolduğu iş hemen kazançsızlaşırdı. Fırından ekmek almaya gitse sıra kendisine geldiğinde ne fırında ekmek ne ekmek yapacak hamur ne hamur yapacak un ne de un yapacak buğday kalırdı. Babası oğlunun bu nasipsizliğinden çok kederlendi ve kahrından öldü. 

    Tıkandı Baba'nın hikayesi Sultan Mahmud'a kadar ulaştı. Onu biraz sevindirmek istedi. Bir tepsi baklava hazırlattı. Baklavanın her diliminin altına bir altın koydurdu. Baklavayı gizlice Tıkandı Baba'nın dükkanına bıraktırdı. Tıkandı Baba baklavayı yemeye kıyamadı ve dükkana gelen bir müşteriye sattı. 

    Sultan Mahmud ertesi hafta karnı altın dolu bir tavuk pişirtti. Yine gizlice Tıkandı Baba'nın dükkanına gönderdi. Ancak o sırada Tıkandı Baba aç değildi. Tavuğu gördüğünde bir kenara kaldırdı ve daha sonra tavuğu komşusuna sattı. 

    Askerler en sonunda Tıkandı Baba'yı, Sultan'ın sarayına götürdüler. 

    -Bu çemberi at, çemberin denk geldiği yere kadar olan yer senindir dediler. 

    Tıkandı Baba çemberi ters attı. Oracıkta yere düştü. İkinci atışta yanlamasına attı doğru düzgün ilerlemedi. Üçüncü atışta ise çember ilerledi ilerledi bir ağaca çarptı, geriye doğru fırladı ve Tıkandı Baba'nın alnının ortasına çarptı. 

    Sonra Tıkandı Baba'yı hazine odasına götürdüler. 

    -Küreği altınlara daldır, aldığın kadarı senindir dediler. 

    Tıkandı Baba küreği ters tutarak altınların içine daldırdı. Küreğin alt yüzünde hiç bir altın duramadı hepsi döküldü. Sultan Mahmud bunun üzerine;

    -Vermeyince Mabud, Neylesin Mahmud dedi.

                                                                    😊😊😊😊

     Yavuz Sultan Selim Han'a, İran Şah'ı dev bir hazine sandığı gönderdi. Ancak sandıktakileri çıkarınca etrafa kötü bir koku yayıldı. Biraz araştırıldığında kıymetli taşların altına pis kokulu şeyler konulduğu öğrenildi. Bu çok büyük bir hakaretti.

     Yavuz Sultan Selim, Şah'ın gönderdiğinden çok daha büyük br hazine sandığının içine çok daha değerli şeyler doldurttu ve en altına en güzel gül lokumlarını  koydular. Şah, sandığı açtığında çok güçlü bir koku yayıldı. Bu koku güzel bir gül kokusuydu. 
    
    Şah biraz araştırdıktan sonra sandığın içinde en lezzetli lokumları ve bir not buldu. Lezzetli lokumların üstüne yapıştırılmış notta şöyle yazıyordu: Herkes kendi yediğini ikram eder.

                                                                    😊😊😊😊

    16. yüzyılın başında ilk kez Fransa'dan bir elçilik binası satın alındı. Ancak Osmanlılar binayı beğenmedi. Çünkü binanın tuvaleti yoktu. Parisliler tuvalet isteğini duyunca çok şaşırdı. Çünkü o zaman meşhur Versailles Sarayı'nda bile tuvalet yoktu. İnsanlar tuvaletlerini minik taslara yapıyor, sonra tasları camdan aşağı döküyorlardı. Önemli yerlerde, yatakların altında içinde tuvalet bulunan minik oturaklar olur, oturağın içine tuvaletlerini yaptıktan sonra onları da aynı şekilde dışarı atarlardı. Kral, Osmanlı elçisi tuvalet isteyince tuvaletin nasıl bir şey olduğunu araştırdı ve Fransa'daki ilk tuvalet Osmanlı elçiliğine yapıldı. 

                                                                    😊😊😊😊

    Osmanlı memurları evraklarını aylarına göre üstlerinde yazan torbalara koyarlardı. Memurlardan biri bu çuvallardan biriyle kendisine iç çamaşır diktirdi. Ama çuvaldaki Cemaziyelevvel yazını sildirmedi. Bir gün arkadaşıyla hamama gittiler. Arkadaşı, adamın poposundaki Cemaziyelevvel yazısını fark ettiysede ses etmedi. Aradan birkaç yıl geçti. Bu memur arkadaşına müdür oldu ve hava atmaya başladı. Arkadaşı en sonunda patladı; 
    -Hava atacaksan başka birine at, ben senin Cemaziyelevvelini de bilirim.

Yorumlar

Yorum Gönder